MİRAS HUKUKU​
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi nedir?
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 611 ila 619’uncu maddeleri arasında (10 madde) düzenlenmiÅŸtir.
SözleÅŸme, TBK madde 611’de ÅŸu ÅŸekilde tanımlanmıştır:
“Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı deÄŸerlerini ona devretme borcunu üstlendiÄŸi sözleÅŸmedir.”
Bu sözleÅŸme, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca ÅŸekle baÄŸlı bir sözleÅŸmedir.
Ölünceye kadar bakım sözleÅŸmesi ile, bakım alacaklısı sözleÅŸmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüÄŸü altına girer.[1]
​
Bakım borçlusunun mirasçı olarak atanmasının sonuçları nedir?
Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı olarak atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesine miras sözleÅŸmesine iliÅŸkin hükümler uygulanır.[2]
​
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesinde bakım borçlusunun yükümlülükleri nelerdir?
Bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüÄŸü, aksi kararlaÅŸtırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteÄŸi saÄŸlama gibi ödevleri de içerisine alır. Bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduÄŸu içtimai mevkisine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır.[3]
​
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi hangi hallerde feshedilebilir?
SözleÅŸmeden doÄŸan ödevlere aykırılık yüzünden iliÅŸki çekilmez olmuÅŸsa, ya da baÅŸka önemli nedenlerle iliÅŸkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleÅŸmiÅŸ veya olanaksız hale gelmiÅŸse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleÅŸmeyi feshetme, verdiÄŸi ÅŸeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı vardır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilecek, fesih geçmiÅŸe etkili (makable ÅŸamil) olmak üzere sözleÅŸmeyi sona erdirdiÄŸinden verdiÄŸi ÅŸeyi de geri isteyebilecektir.[4]
“II. Önel verilmeksizin fesih
MADDE 617- SözleÅŸmeden doÄŸan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleÅŸmenin devamı çekilmez hâle gelir veya baÅŸkaca önemli sebepler sözleÅŸmenin devamını imkânsız hâle getirir ya da aşırı ölçüde güçleÅŸtirirse, taraflardan her biri sözleÅŸmeyi önel vermeksizin feshedebilir. SözleÅŸme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiÄŸi takdirde kusurlu taraf, aldığı ÅŸeyi geri verir ve kusursuz tarafa, bu yüzden uÄŸradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olur.”
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesinin feshi geçmiÅŸe yürür mü?
Yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilir. Fesih geçmiÅŸe etkili (makable ÅŸamil) olmak üzere sözleÅŸmeyi sona erdirdiÄŸinden bakım alacaklısı verdiÄŸi ÅŸeyi geri isteme hakkına sahip olacaktır.[5]
​
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesinde bakım alacaklısına kaydı hayat ÅŸartıyla irat baÄŸlanması ne anlama gelmektedir?
Yargıtay uygulamasına göre, sözleÅŸmenin sürdürülemez hale gelmesinde tarafların kusur durumu, sözleÅŸmeye konu taşınmazın deÄŸeri, getireceÄŸi gelir ve tarafların ekonomik durumu gibi hususlar deÄŸerlendirilerek, sözleÅŸmenin feshi halinde bakım borçlusu lehine TBK m.617/son gereÄŸince, kaydı hayat ÅŸartıyla irat baÄŸlanması mümkündür.
“UyuÅŸmazlığın deÄŸinilen hüküm (TBK'nin 617/son maddesi) uyarınca çözüme baÄŸlanması; bakım yükümlülüÄŸünün bir arada yaÅŸamak suretiyle yerine getirilmesi imkânlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düÅŸünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek gelir, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.”[6]
“Madde 617/Son - Hâkim, sözleÅŸmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceÄŸi gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliÄŸinden, aile topluluÄŸu içinde yaÅŸamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir baÄŸlayabilir.”
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesinin tarafları arasında boÅŸanma davası devam ediyorsa, sözleÅŸmenin feshi davasına bakan mahkeme boÅŸanma davasının sonucunu beklemeli midir?
Yargıtay’a göre, boÅŸanma davasının sonucu, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesinin iptali davasının sonucunu etkileyeceÄŸinden, boÅŸanma davasının sonucu beklenmelidir.
KARAR: “Taraflar arasında görülen boÅŸanma davasının neticesinin TBK'nin 617. maddesi uyarınca eldeki davanın sonucuna etkili olacağı, ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/69E-2013/49K sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi, anılan dava dosyasının içeriÄŸinin toplanan ve toplanacak delillerle birlikte deÄŸerlendirilerek oluÅŸacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiÄŸi” gerekçesiyle bozulmuÅŸ…” YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2016/12602 Karar: 2019/5056 Karar Tarihi: 07.10.2019
​
Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi yapan tarafların boÅŸanmaları durumunda, sözleÅŸme gereÄŸi bakım borçlusuna devredilmiÅŸ olan taşınmazın tapusu bakım alacaklısına döner mi?
Tarafların Kusur durumuna baÄŸlı olarak tapu iptal edilerek bakım alacaklısına dönebilir.
Yargıtay’a göre; tarafların boÅŸanmada eÅŸit kusurlu olmaları halinde, ölünceye kadar bozma sözleÅŸmesiyle devredilen tapunun iptal edilmemesi ve bakım alacaklısı lehine Türk Borçlar Kanunu’nun 617/son maddesi gereÄŸince uygun bir irat baÄŸlanması gerekir.[7]
Yargıtay’a göre; boÅŸanma davasında ölünceye kadar bakma borçlusu kadının tam kusurlu olduÄŸuna karar verildiÄŸinden ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi iptal edilmelidir.[8]
Yargıtay kararına konu olan olayda; taraflar boÅŸanmışlar, ancak boÅŸanmaya neden olan kusur bakım alacaklısındadır. Bu durumda Yargıtay'a göre bakım alacaklısı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası reddedilmeli, diÄŸer anlatımla tapu tapuyu ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi borçlusu üzerinde bırakmalı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile taşınmazın durumunu dikkate alarak ve gerekirse bu konuda bilirkiÅŸi incelemesi yaptırarak bakım alacaklısı lehine kaydı hayat ÅŸartıyla bir irat belirlemelidir.[9]
Yargıtay’a göre, bakım borcunun yerine getirilememesinde bakım borçlusunun bir kusuru yoksa tapu iptal edilmeyip bakım borçlusu üzerinde bırakılmalı, bakım alacaklısına muayyen bir irat baÄŸlanmalıdır.[10]
​
ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEÅžMESİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
​
1-) BoÅŸanma davasında ölünceye kadar bakma borçlusu kadının tam kusurlu olduÄŸuna karar verildiÄŸinden ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi iptal edilir, bakım borçlusuna devredilmiÅŸ olan taşınmazın tapusu iptal edilerek bakım alacaklısın adına tescil edilir.
​
YARGITAY KARARI: “Davacı, 10.09.2012 tarihinde evlendiÄŸi ikinci eÅŸi olan davalının güvence verilmesini istemesi üzerine 677 ada 59 parselde bulunan mesken niteliÄŸindeki 1 nolu ve dükkan niteliÄŸindeki 9 nolu bağımsız bölümü 17.09.2012 tarihli ölünceye kadar bakma akti ile davalıya devrettiÄŸini, bilahare 03.10.2012 tarihinde kendi lehine ipotek kurulduÄŸunu, temlik iÅŸleminden sonra davalının kendisini rencide edici tutumlarda bulunması üzerine hem taşınmazlar üzerinde bulunan ipotek hakkını kullandığını hem de davalı aleyhine 01.11.2012 tarihinde Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2012/709 E. sayılı dosyası üzerinden boÅŸanma davası açtığını, davalının evi terk ettiÄŸini, sözleÅŸmenin ifa edilemeyeceÄŸini ileri sürerek sözleÅŸmenin feshi ile tapu iptal-tescil isteÄŸinde bulunmuÅŸtur.
Davalı, çekiÅŸmeli taşınmazların davacı ile evlenirken onun iradesi ile kendisine temlik edildiÄŸini, davacı tarafından müÅŸterek haneden kovulduÄŸunu, boÅŸanma ve eldeki tapu iptal ve tescil davasının davacının çocuklarının baskısı sonucu açıldığını, birlikte yaÅŸarken davacıya karşı yükümlülüklerini yerine getirdiÄŸi gibi bundan sonra da davacıya bakmaya hazır olduÄŸunu belirtip davanın reddini savunmuÅŸtur.
Mahkemece, boÅŸanma davasında Mahkemenin 2013/230 K. sayılı ilamı ile davalı kadının tam kusurlu kabul edilerek davanın kabulüne karar verildiÄŸi, davalı bakım borçlusunun yükümlülüklerini yerine getirmediÄŸi gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiÅŸtir.
Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiÅŸ olmakla, tetkik hakimi .. . raporu okundu. DüÅŸüncesi alındı. Dosya incelendi, GereÄŸi görüÅŸülüp, düÅŸünüldü.
Dosya içeriÄŸine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde deÄŸildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA…” T.C YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 7555 Karar: 2015 / 8215 Karar Tarihi: 03.06.2015
2-) Tarafların boÅŸanmada eÅŸit kusurlu olmaları halinde, ölünceye kadar bozma sözleÅŸmesiyle devredilen tapunun iptal edilmemesi ve bakım alacaklısı lehine Türk Borçlar Kanunu’nun 617/son maddesi gereÄŸince uygun bir irat baÄŸlanması gerekir.
YARGITAY KARARI: “BilindiÄŸi üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleÅŸmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca ÅŸekle baÄŸlı bir sözleÅŸme olarak tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleÅŸme Türk Borçlar Kanununun 611. maddesinde, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı deÄŸerlerini ona devretme borcunu üstlendiÄŸi sözleÅŸme olarak tarif edilmiÅŸtir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiÄŸi gibi ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi ile, bakım alacaklısı sözleÅŸmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüÄŸü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüÄŸü, aksi kararlaÅŸtırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteÄŸi saÄŸlama gibi ödevleri de içerisine alır. KuÅŸkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduÄŸu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır.
Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları Türk Borçlar Kanununun 6l7. maddesinde açıklanmış sözleÅŸmeden doÄŸan ödevlere aykırılık yüzünden iliÅŸki çekilmez olmuÅŸsa, ya da baÅŸka önemli nedenlerle iliÅŸkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleÅŸmiÅŸ veya olanaksız hale gelmiÅŸse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleÅŸmeyi fesh etme, verdiÄŸi ÅŸeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmiÅŸe etkili (makable ÅŸamil) olmak üzere sözleÅŸmeyi sona erdirdiÄŸinden verdiÄŸi ÅŸeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, Türk Borçlar Kanununun 617/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaÅŸamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”
UyuÅŸmazlığın deÄŸinilen hüküm (TBK md 617/son) uyarınca çözüme baÄŸlanması; bakım yükümlülüÄŸünün bir arada yaÅŸamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düÅŸünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olaya gelince; taraflar arasında görülen boÅŸanma davası sonucunda Kaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/69 E – 2013/49 K sayılı kararıyla tarafların eÅŸit kusurlu kabul edilerek boÅŸanmalarına karar verildiÄŸi ve 14.04. 2014 tarihinde kesinleÅŸtiÄŸi, boÅŸanma davasının açılmasından önce davacının evden ayrıldığı, o tarihten bu yana biraraya gelmedikleri, her iki tarafın geçinemedikleri, geçimsizlikte ve ayrı yaÅŸamakta eÅŸit kusurlu oldukları, bakım akdinin devam etmesinin çekilmez hale geldiÄŸi sabittir.
O halde, yukarıdaki ilke ve olgular benimsenmek suretiyle tapu iptal ve tescil isteminin reddine, davacı lehine uygun bir irat bağlanmasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Bu durumda, hüküm altına alınacak iradın belirlenmesinde, bir yandan akte konu taşınmazın deÄŸer ve getireceÄŸi gelir, diÄŸer yandan davalının bakım yükümlülüÄŸünün karşılığı gözetilerek, akit taraflarının sosyal ve ekonomik durumlarının gözetilmesi ve hakkaniyet kurallarına uyulması zorunludur.
Öyle ise, mahkemece yapılacak iÅŸ, Türk Medeni Kanununun 4. ve Türk Borçlar Kanununun 114. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 51 ve 52. maddelerinin gözetilmesi suretiyle, iradın belirlenmesinden ibarettir.
Hal böyle olunca; tapu iptal ve tescil isteminin reddine, davacının asgari yaÅŸam koÅŸullarının saÄŸlanması amacıyla yapılan bakım sözleÅŸmesi için ne kadar gelire ihtiyaç olduÄŸu, taşınmazın getireceÄŸi gelirin ne olduÄŸu araÅŸtırılarak, tanık beyanları da deÄŸerlendirilerek yukarıdaki ilkelerde gözetilmek suretiyle yapılacak ayrıntılı araÅŸtırma sonucu makul seviyede irada hükmedilmesi gerekirken yanılgılı deÄŸerlendirmeyle yazılı olduÄŸu üzere tapu iptal ve tescil isteÄŸinin kabulüne karar verilmesi doÄŸru deÄŸildir.” YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 5871 Karar: 2015 / 6734 Karar Tarihi: 06.05.2015
3-) BoÅŸanmada bakım alacaklısı kusurluysa, bakım borçlusuna devredilmiÅŸ olan tapu iptal edilmez (ÅŸartları varsa) bakım borçlusu lehinde kaydı hayat ÅŸartıyla irat belirlenir.
​
YARGITAY KARARI: AÅŸağıdaki emsal Yargıtay kararına konu olan olayda; taraflar boÅŸanmışlar, ancak boÅŸanmaya neden olan kusur bakım alacaklısındadır. Bu durumda Yargıtay'a göre bakım alacaklısı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası reddedilmeli, diÄŸer anlatımla tapu tapuyu ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi borçlusu üzerinde bırakmalı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile taşınmazın durumunu dikkate alarak ve gerekirse bu konuda bilirkiÅŸi incelemesi yaptırarak bakım alacaklısı lehine kaydı hayat ÅŸartıyla bir irat belirlemelidir.
KARAR: “Davacı, eÅŸi olan davalı ile ... tarihinde evlendiklerini ve maliki bulunduÄŸu ... parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devrettiÄŸini, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle davalının müÅŸterek haneyi terk ederek aleyhine nafaka davası açtığını, ... Aile Mahkemesinin 201/340 Esas, 2012/247 Karar sayılı kararı ile boÅŸandıklarını, davalının kusurlu olduÄŸunun saptandığını, üç yıldır ayrı yaÅŸadıklarını, davalının bakım yükümlülüÄŸünü yerine getirmediÄŸini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiÅŸtir.
Davalı, boÅŸanma davasını davacının açtığını ve kendisini müÅŸterek haneden kovduÄŸunu, bakım yükümlülüÄŸünün yerine getirilmesine davacının engel olduÄŸunu belirterek davanın reddini savunmuÅŸtur.
“…Gerçekten de; iddiaların ileri sürülüÅŸ biçimine, olayların akışına, tüm dosya içeriÄŸine göre ölünceye kadar bakım akdinin sürdürülememesinin davalının deÄŸil; davacının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır... Ne var ki; irat baÄŸlanırken bakım alacaklısının geçimini temin edecek bakım borçlusunun ise ekonomik ve sosyal durumu ile baÄŸdaÅŸacak ÅŸekilde aylık irat belirlenmesi gerekirken yukarıda açıklanan ilkeler, sosyal ve ekonomik durumları araÅŸtırılmadan davalı lehine taktir edilen aylık nafaka miktarı tutarındaki iradın, ömür boyu, altı ayda bir ödenmesi yoluna gidilmesinin doÄŸru olduÄŸunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve açıklamalar doÄŸrultusunda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının zabıta aracılığıyla araÅŸtırılması, malvarlıklarının belirlenmesi, davalının belirli bir gelirinin olup olmadığı, dava konusu taşınmazlar dışında taşınmazı bulunup bulunmadığı, baÄŸlanacak iradın sosyo ekonomik durumuna göre yeterli olup olmayacağının, gerekirse bilirkiÅŸi düÅŸüncesine baÅŸvurularak saptanması ve sonuçta davacı yararına sosyo-ekonomik durumuna göre aylık irat baÄŸlanması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduÄŸu üzere karar verilmesi doÄŸru deÄŸildir.” YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2016/13279 Karar: 2019/5776 Karar Tarihi: 11.11.2019
4-) Bakım borçlusunun boÅŸanmada bir kusuru yoksa tapu iptal edilmeyip bakım borçlusu üzerinde bırakılır, bakım alacaklısına muayyen bir irat baÄŸlanır
​
YARGITAY KARARI: “Somut olaya gelince; tarafların 1967 tarihinde evlendikleri, davacının kayden maliki olduÄŸu, 807 parseldeki 1/4 payı ile 1479 parseldeki 1/2 payını ölünceye kadar bakma akdi ile eÅŸi olan davalıya 17.09.1997 tarihinde temlik ettiÄŸi, 2010 tarihinde davacı kocanın davalı kadın aleyhine ÅŸiddetli geçimsizlik nedeniyle boÅŸanma davası açtığı, Ortaköy Aile Mahkemesinin 2010/343 Esas, 2012/247 Karar sayısı ile tarafların boÅŸanmalarına iliÅŸkin kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesince; "Evlilik birliÄŸinin bozulmasının davacının tutum ve davranışlarından kaynaklandığı, davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediÄŸi, eÅŸine sürekli küfür ettiÄŸi, kadından kaynaklı boÅŸanmayı gerektirir maddi bir hadisenin varlığının kanıtlanamadığı, evlilik birliÄŸinin devamı eÅŸlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasının tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklandığı, davalıya atfı mümkün bir kusurun gerçekleÅŸmediÄŸi, kiÅŸinin kendi kusuruna dayanarak dava açamayacağı" gerekçesiyle kararın bozulduÄŸu, boÅŸanma davası devam ederken müÅŸterek haneden ayrılan davalı kadının Ortaköy Aile Mahkemesinde 2010/314 Esas sayılı nafaka davası açtığı, davanın yapılan yargılaması sonucunda bakım borçlusunun ayrı yaÅŸama hakkının olduÄŸu kanaatine varılarak lehine aylık 150.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiÄŸi, davacının duruÅŸmadaki beyanında; " ...ekonomik açıdan zor durumda olduÄŸunu, banka kredi borcunu ödeyemediÄŸini, davalıya bakım koÅŸuluyla temlik ettiÄŸi taşınmazın geri iadesini istediÄŸini" ifade ettiÄŸi anlaşılmaktadır.
Davacı; bakım borcunun yerine getirilmediÄŸi iddiasıyla 807 parseldeki, 1/4 pay bakımından eldeki davayı açmıştır.
Gerçekten de; iddiaların ileri sürülüÅŸ biçimine, olayların akışına, tüm dosya içeriÄŸine göre ölünceye kadar bakım akdinin sürdürülememesinin davalının deÄŸil; davacının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır. Nitekim mahkemece de, bu olgu benimsenmek suretiyle tapu iptal ve tescil isteÄŸinin reddine, davacı yararına irat baÄŸlanmasına karar verilmiÅŸ olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne var ki; irat baÄŸlanırken bakım alacaklısının geçimini temin edecek bakım borçlusunun ise ekonomik ve sosyal durumu ile baÄŸdaÅŸacak ÅŸekilde aylık irat belirlenmesi gerekirken yukarıda açıklanan ilkeler, sosyal ve ekonomik durumları araÅŸtırılmadan davalı lehine taktir edilen aylık nafaka miktarı tutarındaki iradın, ömür boyu, altı ayda bir ödenmesi yoluna gidilmesinin doÄŸru olduÄŸunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve açıklamalar doÄŸrultusunda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının zabıta aracılığıyla araÅŸtırılması, malvarlıklarının belirlenmesi, davalının belirli bir gelirinin olup olmadığı, dava konusu taşınmazlar dışında taşınmazı bulunup bulunmadığı, baÄŸlanacak iradın sosyo-ekonomik durumuna göre yeterli olup olmayacağının, gerekirse bilirkiÅŸi düÅŸüncesine baÅŸvurularak saptanması ve sonuçta davacı yararına sosyo-ekonomik durumuna göre aylık irat baÄŸlanması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduÄŸu üzere karar verilmesi doÄŸru deÄŸildir.” YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 8582 Karar: 2015 / 8736 Karar Tarihi: 11.06.2015
​
5-) Vakıfla yapılan ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesinin iptali, davacı lehine muayyen bir irat baÄŸlanması
​
YARGITAY KARARI: “Taraflar arasında birleÅŸtirilerek görülen tapu iptali-tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkeme asıl ve birleÅŸen davanın kısmen kabulüne dair verilen verilen karar davacılar ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiÅŸ olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereÄŸi görüÅŸülüp düÅŸünüldü;
Asıl dava tapu iptali ve tescil, birleÅŸtirilen dava sözleÅŸmenin feshi ve alacak isteklerine iliÅŸkindir. Davacı, kısıtlı ... ait 2 sayılı parseldeki payın ölünceye kadar bakma akdi ile davalı vakfa temlik edildiÄŸini, davalının edimlerini yerine getirmediÄŸini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, birleÅŸtirilen davada davacı, noterde düzenlenen taahhütname uyarınca davacı ...'in barınma ve bakımı için davalı vakfa ölünceye kadar bakım koÅŸulu ile 60.000.-TL bağışlandığını, davalının edimlerini yerine getirmediÄŸini ileri sürüp sözleÅŸmenin feshi ve bağışlanan bedelin faizi ile birlikte iadesi isteÄŸinde bulunmuÅŸtur.
Davalı, iddiaların yersiz olduÄŸunu, sözleÅŸmeden kaynaklanan edimlerin eksiksiz yerine getirildiÄŸini davacıların kendi kusurlu eylemleri sonucu bakım yurdundan ayrıldıklarını bildirip, davanın reddini savunmuÅŸtur.
Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davaların reddine iliÅŸkin olarak verilen karar Dairece; “... davacılar tarafından davalı vakfa temliklerin bakım koÅŸulu ile yapıldığı sabittir. Öte yandan, dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanlarından, tarafların bir araya gelerek bakım borcunun kaldıkları bakım evinde yerine getirilemeyeceÄŸi, koÅŸulun ifa edilememesinde de davalı vakfın kusurundan kaynaklanan bir durum olmadığı, sonucuna varılmış ise de davalı vakıf savunmasında baÅŸka yurtlarda davacılara bakmayı vaat ettiÄŸini, bir kısım beyanlarda da davacıların bir süre baÅŸka yurtlarda kaldıklarının belirtildiÄŸi, ancak bu hususun yeterince araÅŸtırılmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, öncelikle davacılara baÅŸka yurtlarda bakım olanağı saÄŸlanıp saÄŸlanmadığının resmi belge ve evraklar ile belirlenmesi, davalı tarafa atfedilecek bir kusur bulunamaması durumunda, Bk. 517 maddesi gözetilerek yukarıda açıklanan ilkeler doÄŸrultusunda davacılara uygun bir iradın baÄŸlanması suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduÄŸu ÅŸekilde hüküm kurulmuÅŸ olması doÄŸru deÄŸildir....” gerekçesiyle bozulmuÅŸ, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl dava yönünden kısıtlı ... için 28/09/2009 tarihinden 2013 yılı sonu itibariyle resmi makamlarca belirlenen asgari bakım bedeli toplamı 15.429,00 TL’nin devam edecek diÄŸer yıllar için resmi makamlarca belirlenen asgari bakım bedelinin irat miktarı olarak belirlenmesine, birleÅŸtirilen dava yönünden ise müteveffa ... için 28/09/2009 tarihi ile ölüm tarihi olan 16.07.2012 tarihi arasında 6.876,00 TL’nin irat miktarı olarak belirlenmesine karar verilmiÅŸtir.
​
Dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 8 nolu bağımsız bölüm davacı adına kayıtlı iken ölünceye kadar bakma akdiyle 27.12.2006 tarihinde davalı vakfa temlik edildiÄŸi, ayrıca noterde düzenlenen taahhütname uyarınca birleÅŸen davanın davacısı ... için ölünceye kadar bakım koÅŸulu ile davalı vakfa 60.000.-TL bağışlandığı, davacıların bakım borcunun davalı tarafından yerine getirilmediÄŸini ileri sürerek eldeki davaları açtıkları anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriÄŸine göre davacı ... yönünden hükme yönelik davacılar ve davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.
Davacı ... temyiz itirazlarına gelince;
Davacı ...’in davalı tarafın kusurundan kaynaklanan nedenlerle vakfa ait yurtlarda kalamadığı da dikkate alınarak, BK’nın 517/son ve TBK’nın 617/son hükmü gereÄŸince uyuÅŸmazlığın çözüme baÄŸlanması, bakım yükümlülüÄŸünün bir arada yaÅŸamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı gözetildiÄŸinde, bakım alacaklısına aylık muayyen, belirlenecek bir miktar gelir baÄŸlanması gerekir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Mahkemece, sözü edilen madde hükmü göz önünde tutularak irada hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Ne var ki; irat baÄŸlanırken bakım alacaklısının geçimini temin edecek bakım borçlusunun ise ekonomik durumu ile baÄŸdaÅŸacak ÅŸekilde aylık muayyen bir irat belirlenmesi gerekirken yukarıda açıklanan ilkeler göz önüne alınmadan ve muayyen olmayan bir irat belirlenmesi yoluna gidilmesinin doÄŸru olduÄŸunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve açıklamalar doÄŸrultusunda davacı ... yararına sosyo-ekonomik durumuna göre aylık muayyen bir miktar irat baÄŸlanması gerekirken, yanılgılı deÄŸerlendirme ile yazılı olduÄŸu üzere karar verilmesi doÄŸru deÄŸildir.” YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 1171 Karar: 2018 / 807 Karar Tarihi: 07.02.2018
6-) Bakım alacaklısına bırakılan malın deÄŸeri fazlaysa, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesinin muvazaalı olduÄŸu ileri sürülebilir.
​
YARGITAY KARARI:: “BilindiÄŸi üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleÅŸmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). BaÅŸka bir anlatımla ivazlı sözleÅŸme türlerindendir. Bu sözleÅŸme ile bakım alacaklısı, sözleÅŸme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüÄŸü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüÄŸü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koÅŸulu ile yapılan temliki iÅŸlemin geçerliliÄŸi için sözleÅŸmenin düzenlendiÄŸi tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu deÄŸildir. Bu gereksinmenin sözleÅŸmeden sonra doÄŸması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüÅŸ bulunması da sözleÅŸmenin geçerliliÄŸine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleÅŸmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduÄŸunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müÅŸterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Åžayet bakım alacaklısının temliki iÅŸlemde bakıp gözetilme koÅŸulunun deÄŸil de, bir baÅŸka amacı gerçekleÅŸtirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneÄŸin mirasçılarından mal kaçırma düÅŸüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduÄŸundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduÄŸu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı BirleÅŸtirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleÅŸme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel saÄŸlık durumu, aile koÅŸulları ve iliÅŸkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince; mirasbırakan O..Ö..'in saÄŸlığında H.. k..de eÅŸi ile birlikte oturduÄŸu, davalı oÄŸlu Davut ile torunu Nihat'ın ise Malatya'da oturdukları, son döneminde davalıların köye gelerek muris ile ilgilendikleri anlaşılmakta ise de; ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazların toplam deÄŸeri 619.360,00 TL olarak belirlenmiÅŸ olup, bu durum devrin bakım borcunun karşılığını ve makul ölçüleri aÅŸar miktarda olduÄŸunu göstermektedir. Öte yandan, murisin daha önce de 29.01.1993 tarihli akitle 141 parsel sayılı taşınmazdaki 640/1156 payını ölünceye kadar bakma akti ile davalı Davut'a devrettiÄŸi sabittir. O halde, murisin daha azı ile ya da ilk yaptığı akit karşılığında kendisine baktırabilecekken ikinci kez ölünceye kadar bakma akti ile temlikte bulunduÄŸu ve çok deÄŸerli olan iki taşınmazını devrettiÄŸi kuÅŸkusuzdur. Tüm bu hususlar ile murisin davacı oÄŸlu Ahmet ile arasının iyi olmadığı hususu bir arada deÄŸerlendirildiÄŸinde, mirasbırakanın ikinci kez ölünceye kadar bakma akti ile yaptığı temlikte, gerçek irade ve amacının aslında bakım sözleÅŸmesi yapmak olmayıp, diÄŸer mirasçılardan mal kaçırmak olduÄŸu sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, asıl ve birleÅŸtirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düÅŸülerek davaların reddine karar verilmiÅŸ olması doÄŸru deÄŸildir.” YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 2040 Karar: 2015 / 609 Karar Tarihi: 19.01.2015
​
ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEÅžMESİ ve MURİS MUVAZAASI ARASINDAKİ BAÄžLANTI
​
Uygulamada, miras bırakanın bir kısım mirasçılarından mal kaçırarak diÄŸer bir veya birden fazla mirasçısına devretmek için (muris muvazaası) kullanılan yöntemlerden birinin de ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi olduÄŸu görülmektedir.
Yargıtay’a göre, miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleÅŸme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel saÄŸlık durumu, aile koÅŸulları ve iliÅŸkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutularak bir deÄŸerlendirme yapılması gerekmektedir.[11]
YARGITAY KARARI: “…Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koÅŸulu ile yapılan temliki iÅŸlemin geçerliliÄŸi için sözleÅŸmenin düzenlendiÄŸi tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu deÄŸildir. Bu gereksinmenin sözleÅŸmeden sonra doÄŸması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüÅŸ bulunması da sözleÅŸmenin geçerliliÄŸine etkili olamaz. Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleÅŸmesi yaÅŸama süresince bakımı gerektiren ve rastlantıya (tesadüfe) baÄŸlı bir sözleÅŸme türü olup TBK'nin 611. maddesi bakım alacaklısı yönünden gerçek kiÅŸi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiÅŸtir. Bu bakımdan bakım alacaklısının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur.
​
Kural olarak, bu tür sözleÅŸmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduÄŸunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müÅŸterek amaçlarının saptanmasıdır (6098 Sayılı Türk Borçlar Yasasının 19. maddesi). Åžayet bakım alacaklısının temliki iÅŸlemde bakıp gözetilme koÅŸulunu deÄŸil de, bir baÅŸka amacı gerçekleÅŸtirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneÄŸin mirasçılarından mal kaçırma düÅŸüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduÄŸundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduÄŸu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı BirleÅŸtirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 Sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
​
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleÅŸme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel saÄŸlık durumu, aile koÅŸulları ve iliÅŸkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.” T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2016/11759 K. 2019/4621 T. 16.9.2019
​
YARGITAY KARARI:“Muris muvazaası olarak tanımlanan muvazaa, niteliÄŸi itibariyle nispi muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleÅŸme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediÄŸi tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleÅŸmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi doÄŸrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumlarda saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiÄŸnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleÅŸmenin muvazaa nedeni ile geçersizliÄŸinin tespitini ve buna dayanılarak oluÅŸturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Bu tür uyuÅŸmazlıkların saÄŸlıklı, adil ve doÄŸru bir çözüme ulaÅŸtırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diÄŸer bir söyleyiÅŸle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına baÄŸlıdır. Öte yandan miras bırakan saÄŸlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaÅŸtırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmez. (818 S. K. m. 18)
Dava: Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından duruÅŸma istemli temyiz edilmekle, duruÅŸma günü olarak saptanan 15.1.2002 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat Bahattin BalıoÄŸlu, avukat Burhan Arıkan ile temyiz edilen vs. vekili avukat Fikri DoÄŸan geldiler, duruÅŸmaya baÅŸlandı, süresinde verildiÄŸi ve kayıt olunduÄŸu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruÅŸmanın bittiÄŸi bildirildi, iÅŸ karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereÄŸi görüÅŸülüp düÅŸünüldü:
Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteÄŸine iliÅŸkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiÅŸtir. Ancak, verilen kararın toplanan delillere ve dosya içeriÄŸine uygun olduÄŸu söylenemez. BilindiÄŸi üzere; uygulamada ve öÄŸretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliÄŸi itibariyle nispi ( mevsuf-vasıflı ) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleÅŸme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediÄŸi tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleÅŸmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi doÄŸrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleÅŸmiÅŸ Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları BirleÅŸtirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleÅŸme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleÅŸmesi de Medeni Kanunun 706., Borçlar Kanunun 213. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen ÅŸekil koÅŸullarından yoksun bulunduÄŸundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiÄŸnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleÅŸmenin muvazaa nedeni ile geçersizliÄŸinin tespitini ve buna dayanılarak oluÅŸturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuÅŸmazlıkların saÄŸlıklı, adil ve doÄŸru bir çözüme ulaÅŸtırılabilmesi, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 /2 davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diÄŸer bir söyleyiÅŸle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına baÄŸlıdır.
Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuÅŸturulması genellikle zor olduÄŸundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doÄŸru ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eÄŸilimleri, olayların olaÄŸan akışı, miras bırakanın sözleÅŸmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış güçünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleÅŸme tarihindeki gerçek deÄŸer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beÅŸeri iliÅŸki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan miras bırakan saÄŸlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaÅŸtırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceÄŸinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları BirleÅŸtirme Kararının uygulanamayacağı da kuÅŸkusuzdur. Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araÅŸtırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve deÄŸerleri hakkında uzman bilirkiÅŸiden rapor alınmalı böylece yukarıda deÄŸinilen anlamda bir paylaÅŸtırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuÅŸturulmalıdır.
​
Somut olaya gelince, dava konusu 108 parsel sayılı 19.500 m2 miktarlı taşınmazın miras bırakan tarafından davalıya 3.6.1969 tarihinde ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi ile temlik edildiÄŸi, murisin 1320 doÄŸumlu olup 14.1.2000 tarihinde murisin eÅŸinin ise kendisinden evvel 28.11.1989 tarihinde öldükleri, murise davalı oÄŸlunun baktığı, muris üzerinde 15 parsel sayılı 8050 m2 miktarlı kargir ev ve narenciye bahçesi niteliÄŸindeki taşınmaz ile 322 parsel sayılı 36.185 m2 miktarlı narenciye bahçesinin bulunduÄŸu, murisin saÄŸlığında davalı aleyhine akde aykırılıktan bir dava da açmadığı anlaşılmaktadır. Belirlenen olgular ve toplanan deliller yukarıda deÄŸinilen ilkeler çerçevesinde deÄŸerlendirildiÄŸinde, miras bırakanın mal kaçırma deÄŸil, ölünceye kadar oÄŸlu tarafından bakılmak amacıyla temlikte bulunduÄŸu neticesine varılmaktadır.
Sonuç: Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı deÄŸerlendirme sonucu yazılı olduÄŸu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi gereÄŸince BOZULMASINA…” YARGITAY 1. Hukuk Dairesi Esas No: 2001/13256 Karar No: 2002/176 Karar Tarihi: 15.01.2002
ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEÅžMESİNE İLİŞKİN YASAL HÜKÜMLER
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Yürürlük tarihi: 04/02/2011
İKİNCİ AYIRIM
Ölünceye Kadar Bakma SözleÅŸmesi
A. Tanımı
MADDE 611- Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı deÄŸerlerini ona devretme borcunu üstlendiÄŸi sözleÅŸmedir.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesine miras sözleÅŸmesine iliÅŸkin hükümler uygulanır.
B. Åžekli
MADDE 612- Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi, mirasçı atanmasını içermese bile, miras sözleÅŸmesi ÅŸeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz.
SözleÅŸme, Devletçe tanınmış bir bakım kurumu tarafından yetkili makamların belirlediÄŸi koÅŸullara uyularak yapılmışsa, geçerliliÄŸi için yazılı ÅŸekil yeterlidir.
C. Güvencesi
MADDE 613- Bakım borçlusuna bir taşınmazını devretmiÅŸ olan bakım alacaklısı, haklarını güvence altına almak üzere, bu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahiptir.
D. Konusu
MADDE 614- Bakım alacaklısı, sözleÅŸmenin kurulmasıyla bakım borçlusunun aile topluluÄŸuna katılmış olur. Bakım borçlusu, almış olduÄŸu malların deÄŸerine ve bakım alacaklısının daha önce sahip olduÄŸu sosyal durumuna göre hakkaniyetin gerektirdiÄŸi edimleri, bakım alacaklısına ifa etmekle yükümlüdür.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısına özellikle uygun gıda ve konut saÄŸlamak, hastalığında gerekli özenle bakmak ve onu tedavi ettirmek zorundadır.
Kabul ettikleri kiÅŸilere ölünceye kadar bakma amacıyla kurulmuÅŸ olan kurumların bakım borcunun kapsamı ve ifası, kendilerince hazırlanarak yetkili makamların onayından geçen genel düzenlemelerle belirlenir. Bu düzenlemeler, sözleÅŸmenin içeriÄŸinden sayılır.
E. İptali ve tenkisi
MADDE 615- Bakım alacaklısı, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi yüzünden kanuna göre nafaka yükümlüsü olduÄŸu kiÅŸilere karşı yükümlülüÄŸünü yerine getirme imkânını kaybediyorsa, bundan yoksun kalanlar sözleÅŸmenin iptalini isteyebilirler.
Hâkim, sözleÅŸmenin iptali yerine, bakım borçlusunun ifa edeceÄŸi edimlerden mahsup edilmek üzere, bakım alacaklısının nafaka yükümlüsü olduÄŸu kiÅŸilere nafaka ödemesine karar verebilir.
Mirasçıların tenkis ve alacaklıların iptal davası açma hakları saklıdır.
F. Sona ermesi
I. Önel verilerek fesih
MADDE 616- Tarafların edimleri arasında önemli ölçüde oransızlık bulunur ve fazla alan taraf kendisine bağışta bulunulma amacı güdüldüÄŸünü ispat edemezse diÄŸer taraf, altı ay önce bildirimde bulunmak koÅŸuluyla, sözleÅŸmeyi her zaman feshedebilir. Bu oransızlığın tespitinde, ilgili sosyal güvenlik kurumunca, bakım borçlusuna verilenin deÄŸerine denk düÅŸen anapara deÄŸeri ile baÄŸlanacak irat arasındaki fark esas alınır.
SözleÅŸmenin sona erdirilmesi anına kadar geçen sürede ifa edilmiÅŸ edimler, anapara ve faiziyle birlikte deÄŸerlendirilerek, denkleÅŸtirme sonucunda alacaklı çıkan tarafa geri verilir.
II. Önel verilmeksizin fesih
MADDE 617- SözleÅŸmeden doÄŸan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleÅŸmenin devamı çekilmez hâle gelir veya baÅŸkaca önemli sebepler sözleÅŸmenin devamını imkânsız hâle getirir ya da aşırı ölçüde güçleÅŸtirirse, taraflardan her biri sözleÅŸmeyi önel vermeksizin feshedebilir. SözleÅŸme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiÄŸi takdirde kusurlu taraf, aldığı ÅŸeyi geri verir ve kusursuz tarafa, bu yüzden uÄŸradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olur.
Hâkim, sözleÅŸmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceÄŸi gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliÄŸinden, aile topluluÄŸu içinde yaÅŸamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir baÄŸlayabilir.
III. Bakım borçlusunun ölümü
MADDE 618- Bakım borçlusu ölürse bakım alacaklısı, bir yıl içinde sözleÅŸmenin feshini isteyebilir. Bu durumda bakım alacaklısı, bakım borçlusunun iflası hâlinde, iflas masasından isteyebileceÄŸi miktara eÅŸit bir paranın kendisine ödenmesini, bakım borçlusunun mirasçılarından isteyebilir.
G. Devredilemezlik, iflas ve haciz hâlinde istem
MADDE 619- Bakım alacaklısı, hakkını başkasına devredemez.
Bakım borçlusunun iflası hâlinde bakım alacaklısı, borçlunun ödemekle yükümlü olduÄŸu dönemsel gelirin elde edilebilmesi için ilgili sosyal güvenlik kurumunca ödenmesi gereken anapara deÄŸerine eÅŸit bir parayı, iflas masasına alacak kaydettirme hakkını elde eder.
Bakım alacaklısı, bu alacağını karşılamak üzere, üçüncü kiÅŸilerce borçluya karşı yürütülmekte olan hacze katılabilir.
[1] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 537 Karar: 2017 / 1520 Karar Tarihi: 28.03.2017
[2] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 537 Karar: 2017 / 1520 Karar Tarihi: 28.03.2017
[3] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 537 Karar: 2017 / 1520 Karar Tarihi: 28.03.2017
[4] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2015/5871 Karar: 2015/6734 Karar Tarihi: 06.05.2015
[5] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2015/5871 Karar: 2015/6734 Karar Tarihi: 06.05.2015
[6] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 5871 Karar: 2015 / 6734 Karar Tarihi: 06.05.2015
[7] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2015/5871 Karar: 2015/6734 Karar Tarihi: 06.05.2015
[8] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2015/7555 Karar: 2015/8215 Karar Tarihi: 03.06.2015
[9] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2016/13279 Karar: 2019/5776 Karar Tarihi: 11.11.2019
[10] YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2014/8582 Karar: 2015/8736 Karar Tarihi: 11.06.2015
[11] T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2016/11759 K. 2019/4621 T. 16.9.2019
​